Yazar: 15:39 Genel Kafalar

Kadınlarımız

Aynı hikâyeyi 1955’de gördük. Ellerinde sopa, kazma küreklerle kendisinden farklı dinden olanları katletmek için gözü dönmüş bir güruh Allah, Allah nidalarıyla ortalığı yerle yeksan etti. 2 gün sürdü bu kıyım. O zaman katlettiklerimiz dinen farklı gördüklerimizdi.

Yıllar geçti. Aynı kıyımı gücümüzün yettiği, kaburga kemiğimizden çıktığını düşündüğümüz Havva Ana sülalesine uyguladık. Aynı gözü dönmüş halimizle saldırdık. 8 Mart’-ta- buna benzer bir yazıyı yazarken Anıt Sayaç’ta ölen kadın altmış sekizmiş.Bugün ölüm sayısı yetmiş dokuz. Arada on dört gün var.  Bizim için sayıdan ibaret olan bu insanların bir hayatı, dostları, sevdikleri vardı. Nasıl bir hayvan bunu yapar aklım, havsalam bir türlü almıyor.

Kadınların tek istedikleri eşit bireyler olmak. Kölelerin ve zencilerin peşinden gidiyorlar. Onların önünde duran bir Spartacus’leri yok sadece. Bu uğurda birçok neferini kaybediyor ama yılmıyorlar. Az önce Taksim’de kadınlar oturma eylemi yapıyor haberi ajansa düştü. 20 kadının oturma eylemi için 1 tabur polis sevk edilmiş. Taksim’e çıkan yollar kapalı. Neden. Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi yürürlükte kaldı diye. Kadına darp cebir olmasın diye çıkan kanunu polisimiz götüyle dinlediği için, kendi hemcinslerini saçlarından sürüterek çektirmeyi marifet sayıyorlar

Kadın polislerin, kadınlara şiddet uygulamasını gördükçe aklıma maymunlar cehennemi geliyor. İnsanların yanına geçen maymunlardan bir kısmı kendi cinslerini ispiyonlayarak yerlerini gösteriyor ve onlara en büyük şiddeti uyguluyorlardı. İnsana karşı birlik olması gerekirken, nasıl kendi cinsine bunu yapabilir diye sordum sürekli. 2 paket bulgura oy satma durumu filmlere de konu oldu zahir.

Demirkırat Belgesinde konuşmacılardan birisi DP’nin, CHP’ne 1957-1958 senelerinde yaptığı cefayı anlatırken “Kapalı bir odaya kediyi koyarsan, eline bir sopa alıp kediye vurmaya başlarsan, kedi bir o duvara çıkar bir bu duvara, sonra elinde sopa olan adamın yüzüne gelir ve onun suratını çizer” der. Kadınların pençesine dayanabilen, onların isyanından sonra ayakta kalabilen bir hükümet tarihte görmedim. Umarım tarih tekerrür eder.

Tarih sürecinde, savaşta,yoklukta Kadınlarımızı büyük bir keyifle anlatmaktan geri kalmayıp, aynı kadınların çocuklarını – torunlarını gözümüzü kırpmadan öldürebiliyoruz. Nedense toplumların kadın cinayetini makbul gördüğü yer genellikle bizim coğrafyadan çıkıyor. Diri diri çocuklarını toprağa gömen, onları köle olarak görüp “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” diyenlerin sürekli etrafımızda gördüğümüz simalar olması ne kadar acı. Kadına 2000 yıl önce eşit davrandığını düşündüğümüz bu topraklar daha sonra kadının eşitliğine dayanamayıp eze eze hayvani gücünü uygulamaktan geri kalmıyor. Belkide bu durumu ortaya çıkartan benim savunmaktan bir türlü geri duramadığım Sağ iktidarlar ve Din bezirganlarının olgusudur.

Yazarken “Erkek” denen hayvan diye tanımlayacaktım ancak bize yukarıda verdiğim örnekteki gibi olmayı öğretmediler, göstermediler. Bu hayvanların ırkı nedir, soyu – sopu nedir bilmiyorum. Dine göre, çalışma hayatına göre, sosyal hayata göre kadını sınıflayan, aşağı gören, onu öldürmeyi kendisine hak görenlere sormak lazım. Kadın sizin için 2.planda da Hz Muhammet’i kim doğurdu, babanız mı.?

 

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close