“Bir maniniz yoksa annemler size gelecek”. Sadece bir kitap ismi değil bu cümle. Tarihin tozlu sayfalarında yaşayan insanların zarafetini gösteren bir şaheser belki de. “Size “çat” kapı gelemeyeceğimizi biliyoruz. İşiniz var mı / yok mu bilmiyoruz. Uygunsanız ya da müsait zamanınızı bildirebilirseniz evdekiler de ona göre size gelecek.”
30-40 yıllık süreç bizim için asakir-i atika olduğu için neredeyse o döneme solucan deliğinden gidilecek kadar uzak bakıyorum. Ülkemin 20 yılda ilerlediği nokta 40 yıl önceki halimizden 100 yıl geride. O kadar büyük bir ilerleme kaydettik. Mazi kalbimde bir yara.
Neyse;
On küsur yaşındaki piç kurusu gidilmek istenilen yere gönderilir, sizin için de uygunsa, müsaitseniz akşam size gelmek istiyoruz der. (çocuklar o zaman konuşma yeteneğine sahipti) ve cevabi mektupla birlikte geri döner. Şu an yirmili yaşları geçtim otuzlarındaki adamlar bunu söylemekten imtina ediyor. Nezaket bilmiyorlar, görgü – kültür desen yok. Gene takıldım.
Seksenler dizisinin senarist ve yapımcısı Birol GÜVEN seksenler dizisi için “dizide sıradan insanın küçük hikâyelerini anlatmaya çalışıyoruz” diye beyanat vermişti. O zamanlarda bila istisna herkesin küçük hayat hikâyeleri vardı. Çok zengin diye gördüğümüz kişilerin çocukları da bizlerde, aynı mektebe gidip aynı sıralarda otururduk. Aynı sıralarda, aynı hocalardan eğitimler aldık. Birbirimizi eleştirdiğimiz yegâne yerler top sahaları ya da atari salonlarıydı. Top sahasında benim kilomda olanları kimse almak istemez, adam seçimlerinde her daim en son kim alırsa ya kalınır, yerim de ya kale yada defans olurdu o zamanlarda.
Eskinin hatırlanan dizileri genel olarak Bizimkiler, İkici Bahar, Perihan Abla, Çalıkuşu, Yaprak Dökümü, Süper Baba olacaktır.
Benim geçmiş dönemde sevdiğim ve izlediğim diziler ise;
Alf
Ferhunde Hanım ve Kızları
Ayrılsak da Beraberiz
Uğurlugiller
Yeditepe İstanbul
Benim Annem Bir Melek
Papatyam
Akasya Durağı
En Son Babalar Duyar
Ekmek Teknesi
Yılan Hikâyesi
Avrupa Yakası
Yedi Numara…
gibi temaları işleyen dizilerdi. Zira bunların tamamından güzel insanlar vardı genel olarak. Aile kavramı, mahalle olabilmek, sevdalarımız ya da toplumu bir arada tutan değerlerin tamamı. Yeditepe’de oynayan tüm karakterler o zaman bile meşhurdu. Onların ağzından sevdaya dair aforizmalar işitmek, sonrasında şiir yazmak benim için unutulmaz anlardı.
Zira bende o zamanlar seviyor / seviliyordum. Dizi kahramanlarının her cümlesi benim kendi hikayemde gördüğüm şeyleri barındırıyordu o zamanlar.
Sonra;
Deli Yürek
Kurtlar Vadisi
Diriliş
Muhteşem Yüzyıl
Payitaht Abdülhamit…
Kurtlar Vadisinden sonra omzuna ceket atarak gezen, etrafa dik dik bakan insan tipleri türemişti. Bu saçma sapan dizilere göre hayatını şekillendiren, saçlarını tarayan, o dizideki mafyalara özenen çocuklar. Şimdinin nargileci, içki kullanmayan ama karıların koynundan çıkmayan, konuşmayı bilmeyen ama yediği herzeler arşa çıkmış çocuklar. Sevgi emekti değil mi. Bunu anlamalarına imkan varmı?
Dönem olarak onlardan farkımız ya da kazancımız bizim mahalle kültüründe büyümüş ve yetişmiş olmamızdı. Mahallenin abileri racon keserdi ama saygı göstermeleri gereken insanlara, yaşlılara da saygı gösterirlerdi.
Artık kim ne kadar çok bağırırsa, cebinde ne kadar çok para varsa, ne kadar kötü bir karakteri varsa o kadar muteber oluyor. Zira sistem değişti ve Voldemort halen bizi yönetiyor.
Sevdiğim dizilere Alf ile başladığım için Hary Potter ile bitirmek istedim.Umarım bu karanlık süre filmdeki kadar kısa sürer. Zira Hary Potter’ın tekrar gelme olasılığı, ormanda yaptığı patronus büyüsünden bile zor gözüküyor.
https://www.webtekno.com/en-iyi-yerli-diziler-imdb-h97833.html
https://tr.wikipedia.org/wiki/Bir_Maniniz_Yoksa_Annemler_Size_Gelecek