Dünya üzerinde yaşayan herkesin bir diğer yarısı vardır denilir. Buna kimiler Ying ile Yang der, kimileri de içimizde saklı kalmış sevda tohumları.
İçimdeki fırtına olacak şarkının müziğini Çiğdem TALU dinledikten sonra, sözlerini yazdığı ana gidecek olsak, o gece acaba hangi ruh hali içerisinde masasında oturur görürdük acaba.
Kızının anlatmasına göre; Annem gelen kaseti dinledi “Aman da aman ne güzel şeyler yazmış dedi ve odasına çekildi” diyerek bu sözleri yazdı şeklindedir.
Melih KİBAR, “Yüzyılın Aşkları” belgeselinde “ Çiğdem’e ben besteyi hangi ruh halinde ve ortamda yazdım biliyor musun” diye sorduğumda ağlamaya başladı diye anlatır.
Hikâye yaşandıktan sonra, herkes gördüğü pencereden, hatırladığı kadarıyla hayatı anlatmaya muktedirdir. Bu nedenle anlatılan hikâyelerde her zaman eksik bir taraf vardır çünkü hepsi taraflıdır. Hepimiz gördüğümüz pencereden hayatı anlatmaya, idame ettirmeye devam ediyoruz. Bazen de kendimizi aklamaya, geçmişte yaptığımız hataların kefaretini ödemeye çalışıyoruz hepsi bu.
Bazen bir bezm meclisinde geçmişte yaşananlardan, hikâyenin diğer kahramanından bahsedersiniz, sonra bir an gözünüz telefona gelen mesaja takılır. Mesaj “Ne inatçı bir eşeksin sen” şeklindedir ve diğer yarınızın da o esnada sizi düşündüğünü anlar ve istemsizce suratınızda garip bir tebessüm olur. Yıllar geçtikten, olay kahramanları bambaşka dünyalara evrildikten sonra bile kalplerinizin birlikte attığını düşünmek, hissetmek kadar güzel bir şey olabilir mi dünyada?
Kalbiniz halen atıyorsa sevda nehrinde yıkanmaya devam edin. Yanınızda olsa da olmasa da sevmekten asla vazgeçmeyin…
Başka bir yazıda bu şarkıyı çalmıştım. Tekrar hatırlamakta fayda var…
