Yazar: 09:39 Genel Kafalar

Beklemek

“Haftalardır telgraflar, mektuplar yazıp kendisinden haber bekleyen Latife Hanım’a da Salih Bozok aracılığıyla bir mesaj iletmiş ve aynı tarihlerde Bursa’da olmasını istemişti. Latife Hanım, büyük bir sevinç içinde bavul toplarken hiç beklemediği ikinci bir telgraf aldı. “Gazi Paşa Hazretleri’nin rahatsızlığı nedeniyle Bursa gezisini iptal ettiği” bildiriliyordu.”

Farklı haberler içerisinde bunalan Latif, Salih Bozok’a bir mektup yazar;

Muhterem Salih Beyefendi,

Birkaç günden beri yatakta idim. Hiç olmazsa bir telgrafla maneviyatımı okşamak istedim. O akşam zatı alinizin beni hatırladığınızı gördüm. Ertesi gün de Paşa Hazretleri’nin ilk defa olarak bana hitap etmek lütfunda bulundukları telgraf nameyi alınca sevincimden ağladım. Fakat o iki satırcığa melfuf (ekli) bir mektup vardı: Paşa Hazretleri rahatsız imiş. Buradan mütehassıs doktor gitmiş. Deli gibi yataktan fırladım. Ve zat – ı alinizden sıhhatleri hakkında malumat istedim. Cevaben Bursa’ya hareket emrini aldım. Onu müteakip bir şifre daha; bu defa “Gelmeyiniz” emir buyurulmuş. 24 saatlik bir saadet, sonra yine karanlık… Fakat şerefli bir karanlık…

….

Seryaver Beyefendi,

Zat – ı alinizden çok rica ederim, melfuf mektubu Paşa Hazretleri’ne takdim edin. Eğer okumaya vakitleri müsait olduğunu görürseniz… Yoksa yakınız. (Evet, yansın ve yıkılsın).

Özlem kokan satırların yazarı kadın ve aşkı bir süre sonra evlenirler. Zaman ve mekân farkından sadece bin gün birlikte olacaklardır.

Birisini biçare bir şekilde beklemek duygusu hangi satırlarda daha iyi anlatılabilirdi bilmiyorum. Ben duygularımı bu şekilde aksettirebilir miydim, ondan da emin değilim. Kendimi, beklediğim sesin özlemini düşünüyorum sadece. Hasretle geçen mahpushanemde takvim yapraklarındaki bir sayfaya daha çizik atıyorum sadece.

Tanımadığınız bir eve gittiğinizde, evdeki çocuğun oynadığı oyuncaklara öncelikle dokunmaktan imtina edersiniz. Zira başkasına ait yaşanmışlıklara karşı duyulan gıpta sizi karşılar. Zaman içerisinde kendinizi oynadığınız oyunun içerisinde zanneder, kendinizi kaptırırsınız; ta ki birisi kapıdan “artık eve gitme vakti” diyene kadar. Oturmaktan imtina ettiğiniz yerden sürünerek kalkarsınız. Ebeveynlerinin gözünün içine bakarsınız “tekrar ne zaman gideceğiz” diye, lakin soramazsınız “yanlış anlarlar” zannıyla.

Beklemek zor zanaattır. Zira beklenen kişi ile doğru orantılıdır aşkın ızdırabı.

https://www.milliyet.com.tr/gundem/mektubu-okumazsa-yakiniz-5286798

 

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close