Yazar: 17:35 Genel Kafalar

Bizim Koğuş

Memleket nere hemşerim.” söylersin bir yer. Bizim bilmem kimlerde oralı, neresindensin der cevap vermeni beklemeden sonra da ikametgâh, yaptığın iş, evli bekâr olmana kadar her şeyi sorar.

Budan sonra da kendini anlatmaya başlar. “Bizde şu hastalıktan dolayı geldik. Şu Dr. baktı, ( kimi zaman aman, aman diyerek) ordan oraya savruluyoruz, deney faresi gibi oynuyorlar bizle.” Eğer iyi bir dinleyici kitle varsa karşısında, dur durak bilmeden stand up a devam eder. Yok, kitle ilgilenmiyorsa kendisine dinleyen başka gruplar bulup hemen oraya doğru seğirir.

Düşünsenize; İsveç’ de bir hastanedesiniz. Yanınızda oturan diğer hasta Stockholm’ un neresinden, diye soruyor. Muhtemelen tarih yazmamıştır oralarda. Varsa da bizim coğrafyadan göçmüştür.

Sırada bekleyen hastaların genel durumunda, kendi doktorunun tedavisinden ziyade diğer hastaların tedavi süreci, ona kimin baktığı, hangi ameliyeleri geçirdiği daha önemlidir. Diğer hastaya farklı bir şey yapıldıysa önce ayakta biraz yürür, daha sonra refakatçisine seslenir ( diğerlerine de duyurarak) Bizim doktorda iş yok. Bakmadı bile, off anam, bıktım vallahi bıktım.

Kıdemli hastalar genellikle oturdukları yerden, ismi geçen doktor, yapılan işlem hakkında kafayı kaldırma gereği görmeden yorumda bulunur. “Sen boşver onu, şu doktor var, ona görün. Ya da o ilaç değil bu ilacı kullan diye”

Bugün gördüğüm iki örneği paylaşayım

Nükleer Tıp’da bir çekim için gelen yaşlıca bir çift vardı. Hastanın, çekimden önce poğaça, süt ve çikolata yemesi gerekiyormuş. Kadıncağız büyük bir iştahla bunları yedikten sonra, etrafa da epeyce laf attı. Konuşmalara müdahil oldu. Tam o sırada sanırım kızı aradı cebinden. O cevval kadın gitti, süklüm püklüm birisi geldi. Telefonda konuşması ağırlaştı, sesini acındırmaya başladı, “Ne yapalım işte bekliyoruz” diyen biri geldi

Bir başka konuşmada şöyleydi.

– Sizin neyiniz var

– Kalbim akciğere pıhtı atmış.

– Hiç mi anlamadın kızım sen.

( Normal bir hastanın en azından Tıp Fakültesi 1.sinif eğitimi alması bekleniyor)

Ses tellerine rahatsız bir adam, cep telefonundan ameliyat görüntülerini diğer bekleyenlere büyük bir şevkle gösterirken, resmi inceleyenler, neredeyse doktorun yaptığı işlemi tartışacaklardı.

Hasta bekleme salonlarındaki hastalık, hasta için değil bekleyenler için daha büyük ıstırap. Diğer hastaların yaşadıkları, anıları, anlattıkları ya da kendi hastalıklarını, sıkıntılarını paylaşma şekilleri karşısındakini ne kadar etkiliyor, orada konuşulanlar hastalık psikolojisinde ne kadar etkili bilen yok.

Neyse,

Allah kimseyi hastane köşelerine düşürmesin.

Bu arada Rıfat ILGAZ hastalığı sırasında yaşadıklarını Bizim Koğuş – Pijamalılar kitabında anlatmıştı. Meraklısı için tavsiye ederim.

https://www.dr.com.tr/Kitap/Pijamalilar/Mizah/Mizah-Romani-Oyku/urunno=0000000057429

Visited 2 times, 1 visit(s) today
Close