Yazar: 22:12 Genel Kafalar

Gam Götüren…

Yazdığın mektubun cevabını günler boyunca beklediğin zamanlardan, whatsup da mavi tıkı kollamaya kadar geçen süredeki aşk ve onun ıstırabı,

Beyaz kâğıdın arkasına hazırlanan çizgili müsvedde yerleştirerek inci gibi yazılmaya çalışılırdı yâre satırlar. Her satır, özenle ve dikkatlice yazılırdı ki tekrar yazmak gerekmesin. Zira o dönemlerde kâğıt, musluktan damlamayan su gibi değerliydi. İkinci bir şansın olmadığını bildiğinden, tek kurşunu en değerline, en özeline vermeye çalışırdın . Bazıları üzerine kokusunu bile sıkardı ki okuyanın sadece kalbi değil, burnu ve teninde de yer bıraksın.

Satırlar tekrar ve tekrar sanki ilk kez okunuyormuşçasına bıkmadan, usanmadan hatmedilirdi. Her satırdan bir anlam çıkartmak beyhude bir çırpınıştı sadece. Gözyaşları ya da kahkahalar eşliğinde okunan satırlara cevabi mektup göndermek ise daha büyük bir cesarettir. Masaya gönderilen yanarlı dönerli meyve misali daha hisli, kalbi dokunuşlarla yazılmaya çalışılır ya da kullanılan materyallere çeşit verilirdi. Her çiçeğin bir anlamı olduğu kadar renklerinin de anlamını bilmek gerekirdi. Hangi gülü kopartacağını ve hangi rengini göndereceğini bilmen gerektiği kadar, zarfın içerisine koyacağın mendilin işlemesine kadar çeşitli anlamlar içerirdi.

Zira mektup sadece iletişim aracı değil, özlemin ve vuslatın anlamıydı da. Postacıyı gözlemek, gelen her mektupta “acaba ondan mı” diye düşüncelere gark olmak ve sükût-u hayalle, mutluluk sarhoşluğu arasında bir yerde var olabilmekti bir zamanlar.

Ama ; eski çamlar bardak oldu.

Silah icat oldu mertlik bozuldu misali önce mektuplar kirlendi. İletişim hızlandı, her yazdığımızı bila istisna herkese gönderme, en hızlısını yazabilme olanağıyla, kullanılan kelimelerin sayısı azaldıkça yâre söylenen sözler minibüs arkası yazılardan öteye geçmemeye başladı.

Google hazretlerinden uygun kelimeleri kopyala-yapıştır ile aşkı yaşamaya başladık. Ne içimizde yanan ateşten haberimiz kaldı, ne duygulardan, ne kelimelerin anlamlarından ne de gülün adından.

Aşkın ve sevdanın dili, dini, ırkı olmaz derler. Aslolan o sevdayı içinde yaşatmaktır. Dağlar, çöller, ülkeler ötesinde olsan da ben ve kalemim parşömene, kağıda ya da duvara adını yazmak için senin emrindeyiz.

Dağların inciri, dağların güzeli
incir ağacısın gam götürensin
güllerin içindesin, güllerin içindesin
incir ağacısın gam götürensin
gelin, damadın yüreğidir
incir ağacısın gam götürensin

incirimiz karadır, güzelimiz esmerdir
incir ağacısın gam götürensin
gelin çok güzel ve görkemlisin
incir ağacısın gam götürensin
damat keyiflidir

incir ağacısın gam götürensin
tanrının inciri ve güzelidir
incir ağacısın gam götürensin
yarin bahtınadır, yarin bahtına

incir ağacısın gam götürensin
cizre sınırın altındadır
incir ağacısın gam götürensin

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close