Son bir ümitle çaldığın kapıda suratına kapandığında kapının tokmağı burnunun üzerine oturur resmen. Kalman mı gerek orda yoksa gölgeni alıp gitmen mi gerek bilemezsin bir süre. O sinir buhranı gözkapaklarını ıslatmaya başlar ve kimse görmeden yerin dibine gireyim dersin.
Dün, daha dün leb lebe konuşurken bugün aranızda maun bir duvar var.
Neden – nasıl soruları hiçbir zaman sana göre sorular olmadı. Her zaman önüne baktın. Giden gitmiştir zaten dedin sürekli. Peşin sıra kalanlar mutlu mu hayatından, yoksa onlarda gel kurtar bizi bu çukurdan mı diyor acaba.? Kime ne faydası var arşa çıkan egomuzun yada bitmeyen hezeyanlarımızın.
Gün sonunda bir Sezen şarkısının peşi sıra notalara takılıp, karalamalar yaparak onu anıyoruz sadece. Tek dediğim “Peki nasıl istersen öyle olsun…”