Yazar: 11:47 Genel Kafalar

Lefter’den Özil’e

Lefter’den Mesut’a. Bu bir futbol yazısı değildir. Baştan söylemem gerek futbolu 2000’li yılların başında bıraktım. Üzerimde sadece koftiden bir Beşiktaşlılık kaldı. Şu anki kadronun yarısından fazlasını duymadım bile.

Son zamanlarda tüm manşetlerde Özil var. Çok iyi bir futbolcu olduğundan, ne kadar başarılı olduğundan ve Fener’e ne kadar fayda sağlayacağından bahsediliyor. Doğrudur. Dedim ya hiç anlamam. Çocuğun oynadığı mevkiyi bile bilmem.

Ben Lefter’ i de seyretmedim hiç. Ama adını çok duydum. Ver Lefter’e, yazsın deftere” ya da   Ordinaryüs lakabının nasıl verildiğini bir çok kez dinledim. Fener’de ki yıllarını, futbolu bıraktıktan sonra tekrar Fener’e neden döndüğünü, kısa bir dönem daha oynadığını… Bunlar dediğim gibi futbol. Benim alanım değil.

Rum bir balıkçının oğlu olarak doğan Lefter, 3,5 sene askerlik yapmıştı. O dönemki emsalleri gibi. O dönem ekalliyetteki diğer emsalleri gibi O’nun ailesinden de varlık vergisi istedik. Vergiyi ödeyemeyenler toplama kamplarına gönderildi. Lefter’in babası yoksul olduğu için sürgüne gitmekten kurtuldu, ama bütün akrabaları Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı. Sesini çıkartmadı

Wikipedia’da  “6-7 Eylül Olayları’nda ise Büyükada’daki evini basan çapulcular taşlayıp “Vurun şu gâvura” diye bağırdılar, Lefter sabaha dek elde silah kapıda bekledi. Lefter’in evinin basıldığını duyan Fenerbahçeliler Kartal’dan motorlara binip Ada’ya koştular, Lefter’in evinin önüne barikat kurdular. “Sana bunu kim yaptıysa söyle, haddini bildirelim” diyerek saldırganların isimlerini öğrenmek istediler. Lefter saldıranların hepsini tanıdığı halde kimseyi ihbar etmedi, şikâyetçi de olmadı.” der. Gene sesini çıkartmadı

Yunanistan’la 1948 yılında oynanan milli maç için ilk defa ay-yıldızlı formayı giydiğinde, komşuyla siyasi gerginlik had safhadaydı. Atina’ya giderken etrafını çeviren gazeteciler ve meraklı kalabalık tek bir soru soruyordu: “Maçın sonucu ne olur?” Lefter’in cevabı ise herkesi güldürmeye yetmişti: “Türk Milli Takımı 3-1 galip gelecek, golleri Fikret, Şükrü ve ben atacağım.” Öyle de oldu; Yunan’a ilk golü Lefter atmıştı. Yunanlardan yediği küfürler, onu durdurmak isteyen rakiplerinin savurduğu tekmelere karşılık vermemişti.

İslam Çupi Lefter ile yaptığı söyleşide  ;

Sen ister inanırsın, ister inanmazsın. Hiç hırsından ağladığın maç̧ oldu mu?

Çoook… Futbolda gözyaşı dökmesini bilmeyen insan sevinmesini asla öğrenemez.

Futbol asla futbol değildir diye bir söz vardır. Çok doğrudur. Özil çok iyi bir futbolcu olabilir. Ancak sadece o kadar. Biz artık bu işin ruhunu kaybettik. Aidiyet kuramayan, zamanında seçimini doğduğu yerden yana kullanan bir futbolcu sadece. Almanya’da doğmuş, büyümüş ve onların yetiştirdiği bir çocuk sadece. Fenerbahçe çok büyük bir camia. Bunu geçmişine borçlu. Lefter, Cihat,Basri, Can,Alparaslan, Cemil, Oğuz, Rıdvan, Aykut, Alex ve diğerleri. Yıllar sonra Özil bu kadro içerisinde yer alır mı.?

‘Futbolun Ordinaryüsü’, Fenerbahçeliler ve Türk futbolseverlere şu sözleri bıraktı:

“Ben, Fenerbahçe formasını sırtımda değil, başımda taşıdım.”
“Ben Fenerbahçe formasını her zaman ‘Tanrı uzun ömürler versin’ aşkı ve anlayışı içinde giydim.”
“Futbolda gözyaşı dökmesini bilmeyen insan, sevinmesini asla öğrenemez.”

Milyonlarca Fenerbahçe taraftarı ise Lefter’i şu besteyle bağrına bastı:

“Tribünler inledi binlerce kere,
Ver Lefter’e yaz deftere,
Bitti kalem doldu defter,
Efsaneler ölmez Lefter…

https://www.socratesdergi.com/30-yil-once-30-yil-sonra/

https://www.ensonhaber.com/tarih-haberleri/ordinaryus-sezonu-lefter-kucukandonyadis

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close