Yazar: 09:34 Genel Kafalar

Memleketimden İnsan Manzaraları

Allah rahmet eylesin, babamın amcası bir mucitti. Amcama “Selahattin Bey bu kadar yeni fikri nasıl buluyorsunuz?” diyenlere “Edison bu soruyu soranlara, sokağa çıkın, etrafı izleyin mutlaka eksik bir şey göreceksiniz.” Şeklinde cevap verirmiş diye anlatırdı.

Genlerden sanırım, tek yaptığım şey izlemek ve düşünmek. Bu aralar yürürken sadece izlemeye çalışıyorum zira düşünmeyle ilgili sıkıntılarım var.

Salı akşamı benim Gotham diye tarif ettiğim Şirinevler köprüsünde yolculuğum başladı. Köprü üzerinde 5-6 yaşlarında bir kız o kadar kalabalığı yararak önümden koşarak geçti. Bu seferkinin elinde bidon, şişe, satılacak bir materyalde yoktu. Sadece çocuk olduğunu hatırlamıştı hepsi bu. Hoşuma gitti

Taksim otobüsünden, Yusufpaşa’ da indiğimde karşımdan birkaç zenci ve ailesi ile birlikte gezen araplar geliyordu.  Onları geçince birkaç adım mesafeyle çocuklar karşıma çıktı. Bu sefer para istemek için karşıma çıkmışlardı. Ekmek kavgası yaş tanımıyor. Karaköy’e inene kadar etrafımda Türkçe dilini duymadım desem çok mu abartmış olurum acaba. Genellikle topluluk halinde gezen, konuştuklarını anlamadığım, o bölgede kendimi yabancı gibi hissettiğim bir an. Neredeyse ben onların dilini konuşamıyorum diye kendime kızacaktım. Onlar mı misafir ben mi bilemedim.

Bu etrafımda gördüğüm çocuklar daha sonra ne olacaklar? Sokakta büyüyen çocuktan hayır mı gelir? Eğitimsiz ve sevgisiz büyüyen bu insanlar yarın sokakta gasp yapmaz mı? Yol kesmez mi? Düşünmeyi bırakmıştım. Cevap bulamadım.

Dün akşam ise yolculuğum Ataköy’den başladı. Elbette ki Aksaray tayfası ile alakası olmayan kişilerdi bunlar. Şık giyimli hanımlar ve yakışıklı beyler benim konuştuğum dilde konuşup, yürüyorlardı yol boyunca. Ama o zaman bu adamlar neden içtiklerini yolun ortasına atıyordu? Sokakta yürüme adabını bilmeyenlere öküz diyordum bunlara ne demek gerekirdi. Bir kız çocuğu telefona yazarken az kalsın kafasını çarpacaktı. Aralarındaki tek fark kılık, kıyafet mi?

Carousel’in önüne geldiğimde AVM duvarında oturan bir çift, yanlarında bir elinde sigara diğer elinde bakkal poşeti olan ve her gördüğüne sigaralı eliyle “1 TL versene” işareti yapan bir kadın vardı. Para isteyenler, Aksaray’dan daha mı azdı Bakırköy’de. Sahile doğru, otobüs durağının yanında kıyafetleri eskice ama temiz, kafasında eski model şapkası olan bir adam banka henüz uzanıyordu. Çocuklar ve yaşlıların eziyeti bitmiyor diyerek uzaklaştım oradan.

Ama her şeye rağmen bugün 15 Temmuz. Kahramanlık nidaları, Kurtuluş savaşı benzetmeleri, özgürlük ve bağımsızlık konuşmaları dinleriz. Yıllar önce Alf diye bir dizi vardı. Alf ABD’de Başkanlık adaylığında evsizliği ve işsizliği ortadan kaldıracağım diye seçim vaadi veriyor, nasıl yapacaksınız diyenlere anlatıyordu. ”Evsizler, inşaatlarda çalışacaklar. Yaptıkları evlerde kendilerinin olacak”

Bu kadar çapsız bir konuşma olmaz diyordum ama en doğrusunu Alf biliyormuş. Zira o zamanlar bizdeki politikacıları tanımamıştım. Neyse düşünmekten imtina ediyorum artık yokuş aşağı akışına bıraktım.

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close