Yazar: 07:47 Genel Kafalar

Tiamat

İhsan Oktay ANAR ’ın daha önce kitabını okudum mu halen emin değilim. Ama yaptığım araştırmalarda yazarın sıkı bir hayran kitlesi olduğu, bu kitabı da sabırsızlıkla bekledikleri aşikâr. Kitap neredeyse “Denizaltı kullanma kılavuzu” olacak kadar terimlerle dolu. Bu terimler birde Osmanlıca kelimelerle betimlenince klasik okuyucunun, elinde Osmanlıca-Türkçe sözlük ile satır satır bu kelimeleri anlamlandırması gerekir.

Kitap genel olarak bana, kasvetli, korkutucu, anlamsızlık içeren diyaloglarla anlamlanmaya çalışan, tarihten, mitten, sözlük yardımı ile bilinmeyecek kelimelerden beslenen bir eser olarak gözüktü.

Kitapta bahsedilen karakterler “Kumandan Bey, Vardiya Zabiti Mülazım, Başçarkçı Züp, Hamamcı, Hafız Efendi, Alidüdüt, Abdülkehribar, Tikibom, Çuçu, Karagümrük, Parlakçı…”

Tahtelbahirin yani deniz altının tarihte ilk kez Osmanlı’lar tarafından yapıldığına dair internette birçok yorum mevcut. Malumatfuruşta bu konu” Tarihteki ilk denizaltı Osmanlı İmparatorluğu tarafından yaptırılmamıştır. İlk denizaltıyı 1719’da ürettiği iddia edilen Osmanlı’nın Tersane Başmimarı İbrahim Efendi’den önce gerçek anlamda denizaltı tasarımları XV. yüzyılda başlamıştır. 1465’te Konrad Kyeser, 1500 yılında Leonardo Da Vinci, 1578 yılında William Bourne, 1603 yılında Cornelius Van Drebbel gibi araştırmacılar denizaltı gemisini geliştirmişlerdir. 1580 yılında İngiliz William Bourne ilk denizaltı gemisi tasarımı yapılmıştır. 1623 yılında Hollandalı Cornelius Drebbel’in geliştirdiği denizaltı ise tarihteki ilk başarılı dalışı gerçekleştirmiştir.” şeklinde anlatılmaktadır.

Öncelikle kitaba ismini veren Tiamat’ın ne olduğuna bakmak gerekir.

“Babil yaratılış destanı Enūma Eliš’e göre Tiamat, ilk nesil tanrıları doğurur ve kocası Apsû, çocuklarının kendisini öldürmeyi ve tahtına el koymayı planladıklarını düşünerek çocuklarına savaş açar fakat öldürülür. Öfkelenen Tiamat, kocasını öldürenlerle savaşmaya başlar ve büyük bir deniz ejderhası şekline girse de daha sonradan Enki’ nin oğlu fırtına tanrısı Marduk tarafından öldürülür ama daha önce Mezopotamya panteonunun canavarlarını, ilk ejderhalar da dâhil olmak üzere, bedenlerini “kan yerine zehirle” doldurur. Marduk daha sonra Tiamat’ ın bölünmüş bedeninden gökleri ve Dünya’yı oluşturur.”

Yani Tiamat kaostan beslenmektedir. Kitapta anlatılan canavar ve 7 çivi de kaosun sonucu olarak ortaya çıkmış gözükmektedir.

Kitap 1915 yılı kış mevsiminin sonunda Mısır’ın Port Said kıyılarına yakın bir yerde, Kıbrıs’ın tam güneyinde bir yerlerde gezinen “Abdülhamit sınıfı” (Osmanlı’da Abdülhamit sınıfı şeklinde bir terim yok. Sadece Abdülhamit’in adını taşıyan bir denizaltı var) bir tahtelbahirde yaşanan olayları anlatmaktadır. Kahramanlarımız denizde başıboş dolaşan bir İngiliz savaş gemisinde buldukları ve altından olduğuna hükmettikleri bir sandığı denizaltına ganimet olarak taşıyorlar ve o sırada İngiliz gemisindeki onlarca cesedin “neden o halde” olduklarını bu esnada düşünmüyorlar.

“İhsan Oktay Anar – Tiamat (2022) İnceleme” yazısında “Bu gizemli sandık, sonradan tanımladıkları üzere bir “teserakt”. Yani içi dışı, dışı da içi. Dört boyutlu bir cisim. “Onun hem içindeyiz, hem dışında.” Bu sandık ve olayın cereyan ettiği Port Said mevki göz önüne alındığında (İsrail oğulları Mısır’dan bu liman civarından göç etmiştir), bu sandığın Tevrat’ta bahsedilen ahit sandığına bir gönderme olduğu çok açıktır.” şeklinde sandığı tasvir ederek Tevrat’a gönderme yapmaktadır.

Kitapta bold karakterle olarak yazılmış birkaç kelime var. Bunlardan birisi de “Zugzwang” Bu terim, satrançta hamle sırası gelen oyuncu ne oynarsa oynasın, durumunun çok kötü olması anlamına geliyor. Kitapta ise “Satrançtaki zugzwang gibi, ölsek de gebersek de işimizi yapacağız.” cümlesi ile o anki durumları / ruh halleri betimleniyor.

Edebî Eleştiri Dergisi – Ekim 2022, Cilt 6, Sayı 2’de kitabın anlatımı şu şekilde yapılmıştır.” Marduk’un kaos yaratıcısı Tiamat’ı öldürmesi gibi eserde de geminin kumandan yardımcısı Mülazım da gemide canavarı öldürerek parçalar ve kaos biter. Bu kaostan sadece iki kişi sağ kurtulur. Bunlar en masumlarıdır: aşçı Karagümrük ve en genç oğlan Hamamcı. Romanın sonunda her şeyin yaratıcısı, kader tabletinin sahibi parıldayan Tiamat’ı görür gibiler. Gökyüzünün parıldayan yıldızlarını seyre dalarlar. İlk olarak tepelerinde denizcilerin koruyucusu ve ikizler takımyıldızındaki en parlak iki yıldız olan Kastor ve Polluks’u görürler. “Garpte Zühal ve onun üstünde Merih’i, ağaran Şark tarafında ise, ışığın içinde artık kaybolmaya başlayan Ejderha takımyıldızını seçtiler. O anda sanki denizin temiz ve tuzlu havasını değil, yıldızlar ve burçların gösterdikleri kaderlerle birlikte bütün gökyüzünü içine çekip sindirmişlerdi” (Anar, 2022: 54). Böylece evrenin hikâyesi anlatılmış olur.  Yazarın, eserde kullandığı bir diğer simge de yedi rakamıdır. Yedi rakamı, masallarda, efsanelerde ve halk öykülerinde sıklıkla kullanılır. Eserde yedi çivinin her biri kurbanların peşine düşer, onların kanını ve ruhunu emerek öldürür. Bu hadise Hristiyanlık inancındaki yedi ölümcül günahı çağrıştırır. Yedi ölümcül günah; kibir, açgözlülük, şehvet, kıskançlık, oburluk, öfke ve tembelliktir. Bu yedi ölümcül günahın yer yer romanın karakter özelliklerinde de görüldüğünden yazar kurgusunda Hristiyan günah anlayışından esinlenmiştir denilebilir. Günahların sınıflandırılmasındaki amaç insanlara, davranışlarını nasıl kontrol altına alabileceklerini öğretmek ve kötülüğe eğilimi olan bu yönlerine galip gelmelerini sağlamaktır (Güngör, 2014: 57).

Sandıktan çıkan iki melek, daha sonra ifrite dönmüş ve kötülükler yapmışlardır. Eser de bu kötücül meleklerin isimleri verilmese de akla iki melek Harut ile Marut’u getirmektedir. Kur’an da “melekeyn” diye Harut ile Marut’un Hz. Süleyman döneminde Babil’de yaşadığı ve insanlara Allah’ın izni ile sihir öğrettikleri inanılan iki melektir. Ayette büyünün kötü olduğunu dolayısıyla Hz. Süleyman’ın da büyüyle alakası olmadığı bilgisi verilir (Bakara, 102. 103. ayet). Harut ile Marut kıssası yalnızca Kur’an-ı Kerim’de değil İslam’dan önceki kaynaklarda da karşımıza çıkar. Ayrıca Pers mitolojisinde, Zerdüştlük’te, Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında da geçer. Bazı tefsirlerde, Harut ile Marut’un melek değil insan olabileceği de dile getirilmiştir. Kıssaya göre; Harut ile Marut aralarındaki sohbetlerinde “insanlar yerine biz duygu sahibi olsaydık sürekli ibadet ederdik” derler. Allah onlara “Size şehvet duygusunu verseydim siz insanlardan daha çok günah işlerdiniz” der. Allah onlara şehvet duygusunu verip dünyaya indirir. Bu iki meleğin başına dünya güzeli bir kadın gönderir. Kadın kendisiyle beraber olmak isteyen o iki meleğe bir şartla onlarla birlikte olacağını söyler. Ya kocasını öldürecek, ya puta tapacak ya da şarap içeceklerdi. Onlar da şarap içmeyi tercih ederler. Ancak kadın bir şartta daha bulunur. Aşk duygusuna kapılan Harut ile Marut bu şartı da kabul ederler. Kadının şartı ona ism-i azamı öğretmeleri olur. İsm-i Azam’ın öğrenen kadın gökyüzüne çıkar. Allah kadını Zühre yıldızının üstüne koyar ve Harut ile Marut’u da Babil’de bir yerde baş aşağı kıyamete kadar durma cezasına çarptırır (Demirci, 1997: 264). Romanda askerler kadın plağı dinleyince kendilerinden geçerler ve şehvet duygusuna kapılınca Harut ve Marut’taki gibi kötü olaylar yaşanır. Çiviler kafalarına çakılır ve ölürler. Yine askerler şarap içince çiviler harekete geçer ve başka kurbanların peşine düşerek onları da öldürür. Ayrıca sağ kurtulan iki kişiden biri olan Karagümrük, canavardan korkunca Zühre gibi İsm-i Azam’ı okur ve onun gibi mükâfatlandırılır. Gökyüzünde yıldızlara bakar, Zühre ve diğer yıldızlara selam verir. Romanın son satırında da fenerbalığının birbirini selamlayan iki altın meleğini gülümseyerek görmesi yazarın bu kıssadan esinlenerek kurguyu oluşturduğu düşünülebilir. Anar, bu öyküyü romanın düşsel boyutuna yerleştirir ve iyilerin ödüllendirildiği, kötülerin Şeytana uydukları bunun sonucunda da cezalandırıldıkları iletisini verir.

 

https://www.malumatfurus.org/sabri-balaman-tarihteki-ilk-denizaltiyi-osmanlilarin-yaptigini-saniyor/

https://proofhead.wordpress.com/2022/03/10/ihsan-oktay-anar-tiamat-2022-inceleme/

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Tiamat

https://medyascope.tv/2022/05/14/cengiz-ozdemir-yazdi-tiamat-bize-ne-anlatiyor/

https://arkakapak.babil.com/karanliga-yedi-civi-tiamat/

https://www.haberturk.com/yazarlar/kursad-oguz/3342623-ihsan-dayidan-sonra-hulusi-amcanin-kitabi

 

 

 

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close